Ameliyat tarihi geldi, hastaneye geldik, elime şu gerzek bandı bile taktılar ve ben hala karar verememiştim. Odama sedyeyle geldiler beni aldılar ameliyathaneye götürdüler ve ben hala karar verememiştim. Sadece hayırlı olan olsun diye dua edebiliyordum. Doktor yanıma geldiğinde bir anda göğsümü almayın radyoterapiye razıyım dedim. Yapamadım, evlenecektim ve yeni yapılacak göğsün nasıl olacağına ne zaman normal gözükeceğine ve gelinlikle nasıl duracağına güvenemedim. Ya da hayırlısı gerçekten buydu, benim korkmam hayırlıydı!
Ameliyattan çıktım kötü huylu tümör çıkartılmıştı ve diğer göğsümden de örnek alındı ne olur ne olmaz diye. Ben 2 hafta misler gibi tatilimi yapıp işime geri döndüm. Açıkcası kötü huylu tümörden kurtulduğum için rahatlamıştım, bana kalan patoloji sonucunu beklemek ve ona göre tedaviye başlamaktı. Evlilik hazırlığı ile kafam meşgul olacağından dolayı kolay atlatırım diye düşünüyordum ama babayı aldım yine.
Patoloji sonucunu almaya ben işten izin alamadığım için babam gitti. İmkanı yok çalışamıyorum heyecandan, ne diyeceklerini az çok biliyorum “evet daha önce belirttiğimiz gibi kötü huylu tümör gelin de radyoterapinizi planlayalım ve bu iş burda bitsin” diyecekler. Zaten beklediğim bu.
Telefonum çaldı babamdı arayan, ofiste patron var yok müdür var hiç birini sallamadan açtım telefonu. Diyorum “Ne dedi doktor”, yok adam konuşamıyor kekeliyor. Gözlerime karanlık çöküyor, korkudan kalbim kulaklarımda atıyor. “Baba” diyorum, “Ne oldu?! Ne dedi doktor” Cevap yok, nefesim kesiliyor soramıyorum bir kez daha. Sonunda iki kelime konuşabiliyor, “Doktora veriyorum!”
Ellerim titremeye başlıyor, herkes sustu ofiste bana bakıyor, doktorun sesini duyuyorum sonra. O hissettiğim acının ve korkunun tarifi yok kelimelerde. “İki göğsünden aldığımız örneklerde de kansere rastladık, hemen ameliyat olup tedaviye başlaman gerek ve bu kez göğsünü kurtabileceğimiz bir yol yok, hayatını kurtarmamız gerek!…”
Cevap veremiyorum sadece hıçkırıyorum, ne düşündürmüştü ki herşeyin güzel olacağını?! Neden kandırdım kendimi, hiç kötü ihtimallere hazırlamadım kendimi diye kızıyorum kendime. İşten çıkıyorum apar topar aşağıda nişanlandığım adamı beni bekliyor olarak buluyorum, korkudan gözleri büyümüş, nereden almış acaba haberi diye düşünüyorum ve sarılıyorum ona. Herşeyin bittiği an bu diyorum, gidecek saçlarım, gelin olma hayallerim, sevdiğim adam…
Apar topar toplanıp doktora koşuyoruz, bu yaşta iki göğsünde de kanser taşıyan başka hasta olmadığını ve bunun bu kadar erken, daha hücre halinde, bölünme evresine geçmeden bulunmasının mucize olduğunu söylüyor. Herşeyin başlangıcı olan yağ bezesine, onu alan doktorun altında kötü huylu tümörü bulmasına, ikinci bir ameliyat ile göğsümün alınmasını seçmeme kararıma şükrediyorum.
Evet bu daha başlangıçmış, hiç birşey bitmemiş yani. Süreci biliyorum, yolun ne kadar uzun ve meşakatli olduğunu da. Bir şekilde yürüyerek geçeceğim yine karşıya ama elimi tutacak mı sevdiğim adam, bunu istemeye hakkım var mı diye düşünüyorum artık, benden gideceklere üzülmüyorum.
Bu düşüncelerle konuştum onunla, “Gidebilirsin.” dedim. “Neden bu kadar sıkıntı çekesin ki”
O da “Beklemeyelim” dedi, “8 ay sonra evleneceğimize şimdi evlenelim.”
Bu günden sonra şanslı mıyım şanssız mıyım baya bi düşündüm gerçi 🙂
Doktordan gerekli izinleri aldım 1 ay içinde evleniyoruz, balayına da ameliyathaneye gireceğim 🙂