İlk trimester bölümünü daha önce burda yazmıştım. İkinci trimesterde (3-6 ay arası) yine bende bi halt değişmeden geçti gitti. Karnımın yavaş yavaş genişlemesi dışında hiç bir hamilelik emaresi göstermedim, böylece naz falan da yapamadım. Neyse kısmet son üç aya artık.
1) Ebeveyn yolundaki değişimler
Kendimizi dünyanın en zevkli ve eğlenceli çifti sanıyorduk. Arkadaşlarımız bize gelmek için sıraya girer her gün planlar yapılır, evimiz haftanın en az 5 günü dolar taşardı. Üstüne gelen yatıya gelir çarşaf pijama yıkamaktan isyan haline girerdim ki miniğimiz hayatımıza giriverdi. Ve biz dünyanın en sıkıcı çifti olduk. Herkese ondan bahsetmek istiyoruz, deli gibi ultrason fotoğraflarını 15 ayrı whatsapp grubundan çevremizdekilere yolluyoruz. Bi soru sorulsun da parmak kıvrımlarından poposunun santimine kadar her detayı dökelim istiyoruz. Hayır birinin ilgisi accık az olsa bozuluyoruz falan. Planlarımızda ilk bebeklerine hamile olan arkadaşlarımıza öncelik veriyoruz. İnstagram sayfam sunum dekorasyon üzerineyken, kapı süsü hamile odası, bebek kıyafeti ve beğendiğim anne sayfalarıyla doldu taştı. Ne meraklıymışız zırıldak dötü boklu insan yavrusuna. Evde yemek pişmez her gün dışarda yerken şimdi “o paraya bebeğimize zıbın alırız” noktasına nası vardık ki? Kendime kıyıp ayakkabı alamazken aynı paranın iki katını gidip kızımın en fazla 2 ay giyeceği kıyafete veriyorum hiç acımadan 😀 Koca benden fazla kaybetti aklını, kızına hiç bi bebek arabasını layık görmedi, ana kucağı beğendiremedim bi türlü. Kocamın hayatının merkezinde ben varken, bütün ilgi odağı benken şimdi “Senin saltanatın bebek doğana kadar” diyor! Ben de doğurmayıp içimde tutmayı düşünüyorum. Hadi bakalım…
2) Kızımız oluyor.
İsmi, cismi, odasının detaylarını erkeğe göre planlamıştık. Erkek kıyafetleri hoşumuza gidiyor, onu şalvar giydirip dolaştırmayı hayal ediyorduk. Bi kere benim gibi üşengeçlikler kraliçesinden kız annesi olmaz ben o kızı süsleyemezdim. Iyy taşlı tulumlar tütüler ne kadar da tiksinçti öyle. Kesin erkek anasıydım ben, acaip kaynana olurdum bi kere. Ayrıca babasına değil bana düşkün olacaktı. Hem boyu da önden gidiyordu. Kız olsaydı anası gibi pigme olurdu kesin erkekti. Derken… 17. haftasına kadar öğrenemediğimiz cinsiyetini küçük hanımın bacak arasını 2 saniye aralaması sonucu öğrenmiş bulunmaktaydık. Pipi beklerken aa bişi yokmuş orda. Meğer bize lazım olan bir minik kızmış. Savaş kızının ona hayran olarak büyüyeceğine o kadar inanıyor ki, onu mutlu edecek tüm detayı bir süper baba olmak için planlıyor. Kızıyla gezeceği yerleri, yapacağı şeyleri listeliyor tek tek. Gidip tütülü tulumları, minik minik tokaları beğeniyor. Ojesini minik parmaklarına sürmenin hayalini kuruyor. Ben de gözümden yaşlar gelerek onun bu hallerini izliyorum. Evet bize bir minik Ela lazımmış..
Bilimum bebek videosuna ağlamalarıma alışmış olan kocam, kızımıza aldığımız kıyafetlere de ağlamama alışma sürecinde şu anda. Hayır bu kadar duygu değişimini nasıl yaşayabiliyorum. Bir saniye önce dünyanın en güçlü kadını benken, on dakika sonra çocuğumu doyuramayacak kadar aciz ve güçsüzüm.. Meme kanserinden iki mememi de kaybetmiş olmam aslında şu zamana kadar beni pek rahatsız etmemişti, Çünkü sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek, sağlıkla ona bakabilmek bana verilmiş en güzel hediye. Ama bilinç altımda yatan bazı acı gerçekler var sanırım.
Aşermenin ne demek olduğunu bilmeden geçirdiğim hamileliğim boyunca canım sadece bir kez yolda geçerken kokoreç istedi. Eşim sağlıksız olduğunu onun yerine başka birşey yiyebileceğimizi söyledi ve ben yolun ortasında ağlamaya başladım. Neden? Çünkü malım.. “Ben çocuğumu besleyemiyoruuoom” diye kaldırıma oturmuş böğür böğür ağlıyor, Savaş da karşıma geçmiş baya bu halime gülüyordu. Gerçi ben de şu anda o halime gülüyorum. Ama o anda ağlamak için çok haklı bir sebepti. Çünkü hamile kafasına ulaşmıştım!
Etrafımda en az 20 tane hamile arkadaşım var, çok ciddiyim! Çılgın gibi hepimiz aynı anda çocuk sahibi olmaya karar vermiş gibiyiz. Hatta bazıları ile aramızda gün farkı bile yok sanırsın sözleşip aynı gün çocuğu yaptık. Beni mi beklediniz olum ilgi odağı ben olmalıydım! Neyse ki ne kadar hamile o kadar deneyim! Bir araya gelince öyle muhabbetler dönüyor ki, hamile olmayan bir başka kişi bize asla dayanamaz. Tüm bu arkadaşlarımdan anladığım da, hamileliği en rahat kafa ile geçiren benim. Bi kere son derece endişesiz ve rahat geçirdiğimiz günlerimiz o derece normal gidiyor şükürler olsun. Farkettim ki bu arkadaşlarım ne kadar psikopata bağladıysa o kadar sorun yaşadılar. Birinin böbreği şişti, birinin plesentası aşağı indi, birinin kanaması oldu aylarca yattı. Ben konuşur deneyimlerimizi paylaşırız dediğim hamile arkadaşlarımın baya gebelik psikoloğu oldum. Her sorun yaşayan beni arayıp ağlıyor!
– Ay Nuur yarın detaylı ultrasonumuz var çok korkuyorum ya bişi çıkarsa.
– Ya manyak mısın bişi çıkmadan neden korkuyorsun acaba?
(2 gün sonra tekrar konuştuğumuzda)
– Ay Nuur detaylı ultrasona girdik maşallah turp gibi çocuğumuz.
– Maşallah biz de yarın giricez ultrasona.
– Ay sakın korkma hiç bişicik olmuyor. (2 gün önce bana ağlayan kendisi değildi de korkan benmişim)
(2 gün sonra)
– Nur nasıl geçti detaylı ultrason, ay şuram çok ağrıyo doktora gitsem miii?
– İyi geçti camış gibiyiz, beyninde koroid pleksus kisti varmış 2 tane.
– He okey, ağrı diyordum ne diyosun? (Allahın manyaa)
Evet bebeğimin beyninde iki tane kist vardı, doktorumuz sonradan kaybolacağını söyledi, ya da kromozom hastalığı olabileceğini. Tedavisi var mı dediğimizde yok, gebelik sonlandırmayı seçebilirsiniz dedi. Hareket eden annesine sımsıkı tutunan bebeğimi Rabbim nasıl uygun gördüyse öyle gönderecekti, bize de tevekkül ile beklemekten başka çare düşmüyordu. Bu konuyu kapattık ve bir daha standart kontrollerimiz dışında bir teste girmemeye karar verdik.
Meme kanserini tetikleyebileceği için doktorum tetanoz aşısı olmamı pek önermedi. Şeker yüklemesini de boyumuz kilomuz normal gittiği için ben tercih etmedim. Allaha emanet gidiyoruz 😀
Boy kilo derken, ilk üç ayda “oha camış gibi olmuşsun, nasıl bu kadar şiştin bak bizim göbeğimiz daha bıdıcık” diyenler götü başı aldı yürüdüler. Burunları bile öyle şişti ki, sümkürseler çocuk ordan çıkar. Şimdi “Nur nasıl kilo almadın nasıl sadece göbeğin büyüyor da sen aynı kalıyorsun” diye kem gözlerini eksik etmiyorlar. Halbuki ciddi ciddi öküz gibi yiyorum. Belki başkasının vücudu ile ilgilenmek hazımsızlık yapıyor da mıçamıyorsundur, ha güzel kardeşim?
4) İlkleri yaşamak…
İlk 3 ayda aman çocuk ölebilir diye psikolojimi bozanlar yüzünden tadını çıkarmak ikinci üç ayıma kısmet oldu. İlk kıyafetlerini almak, minik minik ona hazırlanmaya başlamak sonra gidip defalarca bıkmadan o kıyafetlere bakıp başkalarına göstermek en büyük zevkim oldu. Sonra inanılmaz birşey oldu ki, 20. haftamızda tam da Savaşın doğum gününde kızım ilk tekmesini attı ve babasına hissettirdi. Sonra takip eden her gün o minik tekmeleri duydum. O iki saniyeyi videoya alabilmek için 45 dakika bekledim, her hissedişimde yeniden doğdum. Moralim bozulduğunda o hareketleri ile günüme güneş doğdu. Hissettiğim en mükemmel his Savaşın bana yaşattıkları sanırdım, oysa daha iyisi varmış..