Dün paylaştığım fotoğrafta Ela’nın diş ağrısı yüzünden uyku düzeninin şaşırdığını ve uykuya dalmakta zorlandığımı yazdım. 5 aydır ayakta sallamamak için direnmiş ve kendimize göre yöntemler geliştirmiştik. Ama yine okuduğunu kıçından anlayan bi takım süper instaannesi tarafından hor görüldüm, yerden yere vuruldum, ötelendim, örselendim ahsdgdhashsah.
- Modern olmak için çocuğa işkence ediyorsunuz tü size
- Biz sallandık da nooldu ha noldu?!
- Uyku eğitimi vercem diye ne hallerdesiniz, acıdım çocuğunuza.
Sanırsın bizim evde yaşıyor haspa. Sanırsın bana bi kaynana. Uyku eğitimi ile uyku düzeni arasındaki farkı bile bilmeyen bu instaannelere her zamanki gibi g.tümle gülerek yazıma geçiyorum 🙂
Ve yine ısrarla ve üzerinde durarak söylüyorum. Her bebek farklı karakterle doğuyor ve onu tanımak anneye düşüyor. Ben herşeyde olduğu gibi uyku konusunda da deneme yanılma yöntemini kullanarak keşfettim bebeğimi, ve hala ondan öğreneceğim çok şey var. Sadece denediklerimi paylaşmak istiyorum ki 80 tane yol denerken 81.yi bu yazıda bulursunuz belki 🙂
Yenidoğan uykusu
Bebeğin en güzel uyuduğu zaman ilk doğduğu iki hafta. “Nerdeyim lan ben” farkındalığına henüz ulaşmadığı için emip uyuyorlar. Hatta bazen o kadar çok uyuyorlar ki şekeri düşmesin sarılık olmasın diye zorla uyandırmak zorunda kalıyorsunuz.
Açıkcası çok rahat bi hamilelik geçirdiğim için Ela’nın doğduktan sonra burnumdan getirceğini zannetmiştim. Ama hiç uyanmadan uyuduğu iki haftayı görünce “amaan boşuna korkutmuşlar, çocuk bakmak çocuk işi!” dedim. Ve sonra Ela uyandı…
Annenin saçmalaması
Bebeğiniz ile kaldığınız “farkındalık kısmı” tamamen bi saçmalama ile geçiyor. Çünkü elindeki minyatür insan ile ne yapacağın hakkında en ufak fikrin yok! Herkesin ayrı bişi dediği bu dönem bebeği tanımaya çalıştığın için ekstra zor geçiyor. O yüzden bi cinnetle insanları evden kovacağına en başta önlem alıp, açıkca “bebekle başbaşa olmaya ihtiyacımız var” diyebilmelisin acemi anne!
Çünkü bu kısımda bebek artık içerde olmadığını farkediyor. Şu ana kadar açlık, uykusuzluk ve gaz sancısı bilmeyip asalak gibi bize yapışmış yaşıyordu zavallı. şimdi sütü içeri almak, gazı dışarı çıkarmak zorunda zavallı. O minicik bünye için ne kadar zor…
Hamilelikte bebeğin uyku düzeni anne ile ters orantıdadır. Anne ayakta ve hareket halindeyken bebek içerde ense yapar, sessizdir. Dinlenir. Anne ne zaman dinlenmek için yatsa, bebek kalkar hareketlenir ve tepinir. Hatırlasana en güzel hareketleri hep gece yattığında duymadın mı? Gündüz uyumaya gece tepinmeye alışık bebek doğduktan sonra bu düzeni devam ettirmek istediği için uykusuz geceler anneler için kaçınılmaz sondur. Ve tam da bu noktada bebek sallamaya alıştırılır! Çünkü gündüz anne hareketleri ile uyuyan bebek, yarım kundak ve sallama ile kendini yine anne karnında hisseder ve güvenli uyur. Uyur ama nereye kadar…
Benim tercihim biraz daha farklı oldu. sallayıp uyutmaya kundaklamaya alıştırmak evet kolay olacaktı belki. Ama gece-gündüz farkını anlaması gerekiyordu.
Bir gece bir gündüz
Gece Gündüz farkını anlaması bebeğin yeni hayatına adaptasyonu ve annenin sağlığı açısından bence hayati önem taşıyor. Düzeni kurmak (bakın uyku eğitimi demiyorum) bebeğin güvende hissetmesi açısından gerçekten çok önemli. Ne olacağını bilmeyen bebek huzursuzdur, uyuyamaz, uyusa da sıçrar. Ama sıradakinin ne olduğuna alışan bebeğin uykuya dalması da o kadar kolay olur. Uyguladım ve deneyimledim.
- Gündüz ışıkta ve seste yuttuğum Ela’yı gece karanlıkta ve sessizlikte uyumaya alıştırdım. Gündüz konuşarak ninni söyleyerek sesimi duymasına imkan vererek uyutup gece çıtımı bile çıkarmadım.
- Gündüz her türlü müziği dinletirken gece sadece tek bir albümü dinlettim. Müjde Tuğsuz’un “Ninni Perisi” albümü. Artık albümün içindeki parçaları duyunca gece uykusuna geçeceğini anlıyor.
- “Banyo” silahımı kullandım. Ela’yı hep gece yatmadan önce yıkadım, 3 buçuk aylık olduktan sonra birlikte suya girmeye başladık. Böylece oyunlar oynayıp yorulmuş, sıcak suyun etkisiyle iyice mayışmış oluyor ve uykuya geçişi rahat oluyor.
Denemeler yanılmalar
Sallamıcam dedim ya bi kere, e çocuk uyumuyor napcam. Karşımda kapı gibi annem ve kaynanam bana bakıyor. “Hadi görelim bakalım nası uyutcan” bakışlarını görebiliyorum. Daha önce
lohusa depresyonu yazımı okuyanlar bilir; kokuma alışması için çocuğu ilk ay ben koynumdan çıkarmadım.
- Evde turlayarak uyutma. İlk denediğim ve hala ara ara kullanmakta olduğum yol. Madem bebeğin hafif bi harekete ihtiyacı var ve madem kokuma alışmasını takıntı yaptım. Koynuma sokup dolaşmalıyım dedim. Ve gaz sancısı olduğu dönemleri bu şekilde geçirdik. (çok gerekli haller dışında ilaç kullanımına karşıyım, gaz için hiç bişi kullanmadım)
- Kanguruda uyutma. Buna ayrıca uzun bi yazı lazım. Ben evde yeni doğan için en uygun taşıma olan wrapsling kullandım. Ve koynunda uyumasının en kolay yoluydu! Zaten evi toplamam gerekiyordu ve bunu yaparken bebeğimi de uyutabiliyordum çok tatlış 🙂
- Emziğe alıştırma. Bebek için en kolay uykuya dalma yöntemi emmekmiş gerçekten. Bende meme olmamasına rağmen Ela şaşırtacak derecede emme delisi olarak doğdu. Buna rağmen uyanıkken emzik vermiyorum. Uyku iyice bastırınca veriyorum, buna alıştığı için emziği ağzına koyar koymaz gözleri kayıyor ve göz kapakları kapanıyor 🙂 Ve evet hala emziği ağzında tutmayı beceremiyor, durmadan ağzına geri tepmek zorunda kalıyorum (Kullandığımız emzikleri şu yazıda yazmıştım)
- Bebek arabasında uyutma. Tüm bebeklerin en sevdiği yöntem bu sanırım. Çok inada bindirip uyumadığı zamanlarda bebek arabasıyla apartmanın etrafında 2 tur atmak her zaman işe yaradı. Ama eve girdiği an da o gözlerini hiç uyumamışcasına açtı.
- Uyku arkadaşı. Artık seçtiğiniz bez şeklinde uyku arkadaşı mı olur, peluş oyuncak mı olur, sizin tişörtünüz mü olur annenin geniş hayal gücüne bağlı. Ben imaginarium’dan almıştım uyku arkadaşını, fırsat geçtikçe koynuma sokuyorum ki kokum kalsın diye. Henüz alışmadı ama ben yine de her yattığında yanına koyuyorum en azından dokusu kokusu ve şekli ona uyuyacağı sinyalini versin diye.

Sonuç;
Biz artık birbirimizi tanıyoruz. Ne zaman inada bindiğini, ne zaman sakin olduğunu ve nasıl uyumaya ihtiyacı olduğunu anlıyor ve ona göre silah kullanıyorum. Dışarı çıkma saatlerimi, misafirliği ona göre ayarlıyorum.
Gündüz uykularımıza geçmeden önce bol oyun, bol zıplama, bol konuşma (artık kelime bulamayınca hebele hübele Allah ne verdiyse) baktım mızıldamaya mı başladı, son bi gayret az daha oyalama ve emziğe ağzına tıkış şeklinde oluyor. Yatağına yatırdığımda bu şekilde kendi kendine uyuyor. Bu ara emziği evirip çevirip ağzına tekrar sokuşturmasıyla uykuya geçişi uzasa da kendi kendini uyutabildiği için şanslı olduğumu düşünüyorum.
Gece de hafif acıkmaya başladığında banyoya giriyor ve oyun oynuyoruz. Bu arada uyku da sıkıştırmaya başlıyor ve genelde banyodan sonra mızıldanmaya başlıyor. Banyoya girmeden önce mama suyu hazır oluyor ki sinirlenmeden (ne kadar sinirlenirse o kadar inat ettiği için) mamasını hazırlayayım diye. Ninni albümünü açıyor ve ışıkları kapatıp kucağımda mamasını veriyorum. Genelde albümün 4. ninnisinde mama içerken kucağımda sızmış oluyor. Sızmamışsa da emzikle yine kucağımda hafif okşamalarla albümü bitirmeden uykuya dalıyor.
Akşam 8-9 gibi uyuyan sabah 8’de uyanan Ela bu ara diş yüzünden gece 11 gibi uyuyup sabah 6’da uyanmaya başladı. Yine de huzursuzluğu olmadığı için mutluyum ve bu durumun geçici olduğunu düşünüyorum.
Gece geç yattı sabah da geç kalkar mantığı okuduğum makalelerden de anladığım kadarıyla bebekler için geçerli değil. Ama uyku bebeğin gelişimi açısından gözardı edilemeyecek kadar ciddi bir konu. O yüzden katı kurallara karşıyım, minicik bir canın size en ihtiyacı olduğu dönemde ağlarken beşiğinde bırakıp arka dönmek bana acımasızlık gibi geliyor. Bu yüzden kucağa ihtiyacı olduğu sürece bu ihtiyacını seve seve karşılamak için ben yanında olacağım.
İlgili